- karşılayıcı
- 1. greeter. 2. preventive. 3. /ı/ (something, someone) that meets/fulfills (a need, a wish).
Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.
Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.
karşılayıcı — is. 1) Gelen birini karşılamaya çıkan kimse 2) sf. Önleyen Tehlikeyi karşılayıcı bir silah. 3) sf. Yerine getiren, yapan İsteklerinizi karşılayıcı bir imkân bulabiliriz … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşıcı — is. 1) Karşılamaya çıkan kimse, karşılayıcı Bursa mebusları sabahleyin erkenden otomobillere atladılar, karşıcı gittiler. R. E. Ünaydın 2) sf. Karşı düşüncede olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılamak — i 1) Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek Belgrat, Türkiye Cumhuriyeti başvekilini karşılamaya hazırlamıştır. F. R. Atay 2) Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek Herhâlde bu küçük bahçeyi kendi sebze… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TERTİBÂT — (Tertib. C.) Düzen, düzenleme. * Karşılayıcı hazırlıklar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük